ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin konuşması
08.11.2007
Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin konuşması

MHP GRUBU ADINA YILMAZ TANKUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun'un görüşülmekte olan maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, dünyamızdaki bütün gelişmiş ülkeler, toplumlarına refah düzeyi yüksek bir yaşantı sağlamayı amaç edinmişlerdir. Bu amaç doğrultusunda, söz konusu ülkelerin hemen hepsi enerji ihtiyaçlarını kesintisiz ve uzun yıllar karşılayabilecek şekilde temin etmeyi öncelikli hedefleri olarak belirlemişlerdir. İşte bu çerçevede, ülkemizin enerji ihtiyacının kesintisiz ve yeterli bir şekilde, kaynak çeşitliliği sağlanarak temin edilmesi, toplumumuzun refahı ve Türk milletinin bekası için bir mecburiyet olarak karşımızda durmaktadır. Buna paralel olarak, ihtiyaç duyulan enerjinin düşük maliyetle, güvenli ve çevreye duyarlı bir arz sistemi içinde karşılanarak sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması da esas olmalıdır.
Bu çerçevede, kamu enerji yatırımları planlı ve istikrarlı bir şekilde devam ettirilmeli, yerli ve yabancı sermayenin de bu alandaki yatırımları teşvik edilmelidir. Ancak, özellikle özel sektör tarafından gerçekleşen yatırımlar sonucu faaliyete geçen santral veya enerji tesisleri, arz güvenliğinden verimliliğe, çevre duyarlılığından personele, üretim miktarından millî çıkarlara kadar hemen her konu ve safhada, etkin bir denetim mekanizmasıyla kontrol altında tutulmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3'üncü maddenin ikinci bendinde yer alan "TAEK, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren nükleer santral kurup işletecek şirketlerin karşılaması gereken ölçütleri bir ay içerisinde yayınlar." ifadesiyle, yine, geçici 1'inci maddede "TAEK, nükleer faaliyetlerin düzenlenmesi ve denetlenmesi görevini yerine getirecek yeni bir kurum kurulana kadar, (� özel bilgi ve ihtisas gerektiren işlerde kadro aranmaksızın uygun nitelikli yerli ve yabancı uyruklu sözleşmeli personel çalıştırabilir. Bunlara ödenecek ücret ve diğer mali haklar Başbakan tarafından belirlenir." ifadeleri yer almaktadır.
Bu durumda, doğal olarak bu Kanun'un en önemli unsurlarından birisi olmuş olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumuyla ilgili olarak, şimdi, buradan, soru-cevap kısmında da zamanımızın sınırlı olacağını hesap ederek, yüksek müsaadelerinizle Sayın Enerji Bakanımıza şu sualleri yöneltmek istiyorum:
1- Şirket seçimi demek, aynı zamanda nükleer teknoloji üreten ülkenin de seçimi değil midir? Dolayısıyla, ölçütlerin belirlenmesinde, şirketlerin güvenlik, maliyet ve tecrübesinin yanında, ülkesinin ülkemizle olan ilişkileri dikkate alınacak mıdır?

Nükleer santrallerin teknolojilerini ve üretimlerini daha sonraki yıllarda ülkemize karşı koz olarak kullanmayacak, ikili ilişkilerimizde veya sorunlarımızda gündeme getirmeyecek bir ülke olmasına, bu ölçütler belirlenirken dikkat edilecek midir?
2- Nükleer Enerji Denetleme ve Düzenleme Kurulu gibi bir kurul oluşuncaya kadar geçecek zaman dilimi içerisinde, nükleer santraller ve nükleer güvenlikle ilgili uluslararası mevzuatlara ve TAEK'in kendi özel kanununa göre, Türkiye'de TAEK'in, daha önceki konuşmacıların da ifade ettiği gibi, hem yapıcı hem uygulayıcı hem de denetleyici bir kurum olması sakıncalı değil midir?
3- Türkiye'de nükleer güç santrallerinin kurulması aşamasına gelinen bu dönemde şahsıyla en ufak bir sıkıntımızın olmadığı Sayın TAEK Başkanıyla ilgili olarak nükleer enerji nosyonuna ve özellikle de deneyimine sahip olmadığı, Türkiye'nin nükleer enerji ve nükleer santraller konusunda uzman olan birçok bilim adamı tarafından kamuoyuna defaatle dile getirilmesi ve bu konuda geçtiğimiz dönem ve aylarda basında yer bulan haber ve röportajlar sizi tedirgin etmiyor mu?
4- 2960 sayılı TAEK Kanunu kuruma nükleer enerjiyle ilgili her türlü denetim, koordinasyon ve genişleme yetkisini vermiş olmasına rağmen, az önce ifade etmeye çalıştığım hususlar çerçevesinde uygulamanın içerisinde bulunarak, santral yapımını üstlenen firmayla zaman içerisinde kendi sorumluluk alanının dışında birtakım şahsi menfaat ilişkilerinin gerçekleşme tehlikesi yok mudur?
5- 2960 Sayılı Kanun'un 3'üncü maddesine göre, Başbakana bağlı olan TAEK, kanun dışı bir tasarrufla -Cumhurbaşkanlığı tezkeresiyle de olsa- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına bağlanmış olmuyor mu?
6- Geçici 1'inci maddede belirtilen bilgi ve ihtisas gerektiren personel alımıyla ilgili olarak ödenecek ücretlerin üst sınırı nedir? En yüksek devlet memuru maaşının kaçta kaçı veya kaç katıdır? Bunların açıkça ilgili maddede belirtilmesi icap etmiyor mu?
Ayrıca, az önce ifade ettiğim çelişkilere rağmen, Enerji Bakanlığına bağlı olarak çalışıyor gözüken TAEK'in söz konusu personel istihdamının ücret ve diğer mali haklarının Başbakan tarafından belirlenmesi de başka bir çelişki olmayacak mı?
Sayın milletvekilleri, netice olarak, özellikle bu Kanun çerçevesinde çok önemli işlevler görecek olan TAEK hakkında gerek bilim camiasında gerekse diğer çevrelerde oldukça önemli endişe ve sıkıntıların olduğunu, buradan bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
İşte bu sebeplerden dolayı, hiç zaman kaybetmeden bir an önce TAEK'le ilgili haklı-haksız bu polemik ve iddialara son verecek yasal düzenlemelerin yapılmasında büyük fayda görmekteyiz.
Özellikle Nükleer Enerji Denetleme ve Düzenleme Kurulu veya benzer bir kurum ile ilgili yasanın hiçbir ön yargıya, siyasi polemik ve taassuba konu olmadan, uzmanların, akademisyenlerin ve bilim adamlarının bir olabilmelerini sağlayacak şekilde yüce Meclisimizce çıkartılması icap etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; enerji sektöründe özel ve kamu kesimi faaliyetlerini düzenleyerek, tüketici haklarını koruyan, rekabete açık, sağlıklı ve etkin işleyen bir piyasanın oluşturulması için gerekli düzenlemelerin sağlıklı yapılması da bir mecburiyettir.
Ayrıca, enerji planlamasında da yapılacak uluslararası anlaşmalarda, özellikle nükleer enerji anlaşmalarında ülke çeşitliliğine gereken önemin verilerek, tek bir kaynağa bağımlı olmanın da önüne geçilmelidir.
Bu manada, 1998 yılında toplanan 1. Enerji Şûrası'nda Nükleer Enerji Komisyonunun Şûra'ya olan tekliflerinde de belirtildiği gibi, nükleer enerji, ülkenin enerji açığını kapatabilecek bir imkândır. Güneş ve rüzgâr enerjisi ya da biyomas gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının hiçbirisi bu büyüklükteki bir enerji açığını 2020 yılına kadar kapatmak için yeterli değildir.
Fosil ve hidrolik kaynakların sınırlılığı ve çevre etkileri de göz önüne alındığında, 2020 yılı için öngörülen enerji açığının nükleer enerjiden faydalanmak suretiyle kapatılması en uygun çözümlerden bir tanesidir.
Türkiye, yüksek bir teknoloji olan nükleer teknolojiye mutlaka hâkim olmalı ve makul bir zaman dilimi içinde kendi reaktörlerinin önemli bir bölümünü kendisi yapabilecek teknolojik düzeye elbette ki ulaşmalıdır.
Nükleer teknolojinin seçim ve stratejisinin son onay mercisi ise, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu olmalı ve hükûmetler, iktidarlar bunların uygulanmasında kararlı ve sürekli bir irade sergilemelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Türkiye'de toryum rezervi bakımından Türkiye, dünyanın ikinci ülkesidir. Bu olağanüstü büyük imkânın kaybedilmeden değerlendirilmesi ülkenin geleceği için hayati bir meseledir. Toryumun gelecekte önemli bir yakıt kaynağı olacağı göz önünde bulundurulduğunda, toryumlu yakıtların ve reaktörlerin teknolojisinde mutlaka hâkim olmamız gerekmektedir. Bu bakımdan, bu yönde kesin ve kararlı bir siyasi irade ortaya konulmalıdır. Uranyum, toryum, bor, niyobyum, kadmiyum ve benzeri gibi stratejik öneme sahip cevherlerin ülke genelinde ve yalnızca yüzeyde değil, derinliğine de aranıp bulunması için Türkiye Atom Enerjisi Kurumuna bağlı bir nükleer stratejik maddeleri arama birimi de kurulmalıdır diye düşünüyoruz.
Yine, TEAŞ ve TAEK ve diğer ilgili kurumlar, üniversitelerden, bu konuyla yakından ilgilenmiş ve ilgilenmekte olan kuruluşlardan ve bağımsız uzmanlardan da yoğun bir biçimde faydalanmalıdırlar.
Nükleer enerjinin tanıtımı için Millî Eğitim, Enerji ve Tabiî Kaynaklar, Sağlık ve Çevre Bakanlıkları ile TAEK ve TEAŞ ortak bir kamuoyu bilinçlendirme stratejisini de en kısa zamanda hazırlayıp uygulamaya koymalıdırlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak çevreye ve doğaya en ufak bir şekilde ziyan vermeden, her türlü arz güvenliği sağlanarak, bilimin ve teknolojinin bütün kural ve imkânları kullanılarak nükleer enerji üretim teknolojisine sahip olmak öncelikli hedeflerimizden bir tanesidir. Bu manada nükleer santrallerin yapımını, nükleer enerji teknolojisinin bir basamağı olarak kabul ettiğimizi de buradan ifade etmek istiyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu Yasa'nın bütün eksiklikleri giderilerek, yürürlüğe girmesinden sonraki dönemlerde de nükleer santrallerin yapımı ve işletilmesiyle ilgili olarak Türk milleti adına her türlü denetim görevimizi sonuna kadar yapacağımızı ve yapılan yanlışlık ve suistimallerin takipçisi olacağımızı da buradan, bu vesileyle hatırlatmak istiyorum.
Ayrıca, enerji ihtiyacının karşılanması için yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları, füzyon enerjisi, güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, jeotermal enerji gibi alternatif enerji kaynaklarından faydalanılması hususunda da araştırma ve geliştirme çalışmalarının, bütün imkânlar zorlanarak da olsa yapılması gerektiğine inanıyoruz ve bunlarla ilgili yasal düzenlemeler konusunda da her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu hatırlatıyor, bu Kanun'un bütün eksik ve yanlışlıklarının düzeltilerek ülkemizin enerji açığının önemli bir bölümünü karşılamasına vesile olmasını temenni ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.

,